14 MART....
14 Mart 1827'de, II. Mahmut döneminde, Hekimbaşı Mustafa Behçet'in
önerisiyle ilk cerrahhanenin, Şehzadebaşı'daki Tulumbacıbaşı Konağı'nda
Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire adıyla kurulması, Türkiye'de modern tıp eğitiminin başladığı gün olarak kabul edilir. Okulun kuruluş günü olan 14 Mart, "Tıp Bayramı" olarak kutlanmaktadır.
İlk kutlama, 1919 yılının 14 Mart'ında işgal altındaki İstanbul'da gerçekleşmiştir.
1976'dan beri sadece 14 Mart günü değil, 14 Mart'ı içine alan hafta boyunca kutlama yapılmakta ve bu hafta Tıp Haftası olarak kabul edilmektedir. Dünyada da benzer kutlamalar, farklı tarihlerde yapılıyor. Örneğin
ABD'de ameliyatlarda genel anestezinin ilk defa kullanıldığı 30 Mart 1842 tarihinin yıldönümü; Hindistan'da ünlü doktor Bindhan Chandra Roy'un doğum (ve aynı zamanda ölüm) yıldönümü olan 1 Temmuz günü "Doktorlar Günü" olarak kutlanır.
Eeee diyebilirsiniz şimdi bu bilgileri heryerden bulabilirdik. Doğru. Ama konuya bir giriş yapmak istedim. Akademik yönü budur. Tıp haftası da kutlanır. Ancak doktorlarımızın gerçekten kıymeti bilinir mi? Türkiye'de idealist doktor kesiminin pek de kıymetli olmadığını camianın içindekiler çok iyi bilirler. Şartlar, dönem değişti. Artık hastalarından önce hayat mücadelesine konsantre olmaları gerekiyor hekimlerimizin... Halbuki öyle mi olmalı? Yorumsuz...
Dün akşam 1960'lardaki Tıp Fakülteleri ile şimdilerin mezunlarından da bahsedildi. Tıp Fakültesi mezunlarının niceliği arttı ama ya niteliği? Peki ya deontoloji? Yorumsuz...
Devlet erkanı kutlama mesajları yayınlıyor. Ama kaçı bu mesajları kendisi yazıyor? Tamam tüm yöneticiler çok meşgul, ama kaçı bu mesajların altına imzalarını atarken gerçekten hissediyor?
Ülkemizde tıp fakültelerinden mezun
olan doktorlarımız Hekimlik Andını okumaktadırlar. Hekimlik Andı, temelini ve özünü
Hipokrat Yemini'nden almaktadır. Hipokrat Yemini, insan hayatının
herşeyin üstünde olduğunun ilk defa bir metinde vurgulaması anlamında
büyük önem taşır. Koşullar ne olursa olsun, insanlığın sonuna kadarda tıbbi
etik açısından ideal tıp adamlarının nasıl olması gerektiğini
tanımlar. Umarım hekimliğin ne kadar yüce bir meslek olduğunu, Hekimlik andı ile hastalarına hizmete başlayan tüm hekimlerimiz ile bu sektörün eğitimci ve yöneticileri yüreklerinde her zaman taşırlar.
Hekimliğe idealizmiyle ömrünü adamış babacığım Doktor Orhan Gülerman'ın nezdinde tüm hekimlerimizi sevgi ve saygı ile selamlıyorum.
HEKİMLİK ANDI
Hekimlik mesleği üyeleri arasına katıldığım şu anda, hayatımı insanlık yoluna adayacağımı açıkça bildiriyor ve söz veriyorum.
Hocalarıma saygı ve gönül borcumu her zaman koruyacağıma, sanatımı vicdanımın buyrukları doğrultusunda dikkat ve özenle yerine getireceğime, hasta ve toplumun sağlığını baş görev sayacağıma, benden hizmet bekleyen kimselerin sırlarına saygılı olacağıma ve onları saklayacağıma, hekimlik mesleğinin onurunu ve temiz töresini sürdüreceğime, meslektaşlarımı kardeş bileceğime, Din, Milliyet, Irk, siyasi eğilim ya da toplumsal sınıf ayrımlarının görevimle hastam arasına girmesine izin vermeyeceğime, İnsan hayatına kesinlikle saygı göstereceğime, baskı altında kalsam bile tıp bilgilerimi insanlık değer ve yasalarına karşı kullanmayacağıma, açıkça, özgürce ve namusum üzerine and içerim.
HİPOKRAT YEMİNİ
Hekim
Apollon,Aesculapios, Hygeia ve Panacea adına, bütün Tanrılar ve
Tanrıçaların şahitliğinde yemin ederim ki, aşağıdaki andımı kabiliyetim
ve gücüm yettiğince yerine getireceğim. Bu sanatı bana öğreteni
ebeveynim yerine koyacağım, hayatımı onunla paylaşacağım ve ihtiyacı
olursa mallarımı onunla bölüşeceğim, çocuklarına kardeşlerim gibi
bakacağım, istedikleri taktirde bu sanatı onlara ücretsiz ya da yazılı
bir söz almaksızın öğreteceğim, bilgilerimi oğullarıma, ustalarımın
oğullarına, ve bu mesleğin kurallarını kabul edenlerden başka kimseye
öğretmeyeceğim. Tedavi reçetelerimi kabiliyetim ve gücüm yettiğince
hiçbir zaman birisine zarar vermek için değil, hastalarımın iyiliği
için kullanacağım. Hiç kimseyi memnun etmek için ölümcül bir ilaç
reçete etmeyeceğim gibi, ölümüne neden olabilecek bir tavsiyede dahi
bulunmayacağım. Bir kadına düşük yaptıracak aletler vermeyeceğim.
Hayatımın ve sanatımın saflığını koruyacağım. Bıçağımı mesanesinde taş
olduğu aşikar olanlar için bile kullanmayacağım, bu işi ehillerine
bırakacağım. Gittiğim her eve sadece hastanın iyiliği için gireceğim,
kendimi hastalık yapıcı etkenlerden ve özellikle de ister hür ister
köle olsun kadın ve erkeklerle aşkın hazlarından uzak tutacağım,
sanatımın icrası esnasında ya da günlük hayatımda bana gelen ve
yayılmaması gereken bilgileri sır olarak tutacağım ve hiçbir zaman
açmayacağım. Bu andımı tuttuğum sürece, hayatım ve sanatımın icraası
bana mutluluk versin, tüm insanlar tarafından her zaman saygı göreyim,
eğer yeminimden dönersem bunun zıddı bana az gelsin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder