Cuma, Şubat 24, 2012

Aydın Boysan


Keyifle kalın…


Aydın Boysan ile ilgili bir ppt sunum göndermiş eşim. Bir ara onu da yayınlayacağım. Bayıldım, mutlu oldum, 1921 doğumlu bir mimar, 61inden beri yazar. Öğretmen anne, Türkçe dil bilgisini anne karnındayken çözmüş. İst.Devlet Güzel Sanatlar Akademisi de ruhunu beslemiş, hayata bakış ve tecrübelerle de birleşince 61inde yazayım demiş. İyi ki demiş. Kalemine, zevkine sağlık üstadım.


Hayatın tadını çıkartın, keyifle kalın ...

Aydın Boysanla Keyifli Sohbet





Ruşeymli Kurabiye

Bugünlerde ortalıkta bir grip salgınıdır gidiyor. Yakalanmadık kimse yok galiba. Her evde biriki kişi dökülüyor. Bizde de Hoka ile Piti dökülmeyle direnme arasında gidip geliyor. Piti dün evdeydi, mendil tüketme yarışına girmiş gibiydi nerdeyse:) Eh vitaminler kadar moral dopinginin de önemi büyük malumunuz. Akşam işten döner dönmez ona hem faydalı olacak hem de sevdiği birşeyler yapmak istedim. Ruşeym (wheat germ) bilir misiniz? Çok faydalıdır. Ruşeym ( wheat germ ) buğday tanesinin en tepesindeki cücüktür. Buğdayın iç bölümünden oluşur. Tepesindeki o küçücük hayat kaynağı, Bitki oluşmasını sağlayan ruşeymdir. Doğal E vitamini kaynağı. Buğdayın kalbi, hayat kaynağı ve vitamin E, folik asit, fosfor, thiamin, çinko, demir ve magnezyum gibi birçok besin kaynağı içeriyor. Eh hal böyleyken ruşeym katkılı bir kurabiye yapayım dedim. İşte fotoğrafı işte tarifi, denemesi bedava değil ama yemesi harika. Fotoğrafı çekene kadar zor sabretti hane halkı. Bu sabah 4-5 kurabiye kalmıştı:)


Malzemeler: 
2 yumurta
1 çay bard.na yakın yoğurt
1 çay bard. tepeleme şeker
1 çay bard. azı tereyağı çoğu sıvı yağ
1 çay bard.na yakın ruşeym
1 portakal hem suyu, hem kabuğu rendelenmiş halde...
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
1 çorba kaşığı tepeleme pınar beyazı da ilave edin süper olsun.
ve yumuşak bir hamur olana kadar un... ( galiba 4 bardağa yakındı)

Fazla vaktinizi  almayım tüm malzemeleri karıştırıp, unu da vanilya ve hamur kabartma tozu ile beraber ilave edin. orta hararetli fırında pişirin. Keyifle kalın, mutlu olun.

İşte sonuç:)



 

Pazartesi, Şubat 20, 2012

Düşüncelik :)

Her zaman yapabileceğimiz birşeyler vardır...

Bir arkadaşım göndermiş ben de sizinle paylaşmak istedim. Çağımızın genel özelliği adamsendeciliğe güzel, neşeli bir cevap...

Keyifle izleyin, biraz da düşünün...

Salı, Şubat 14, 2012

Sevgililer Günü Ruhu


Sevgililer günü gelmiş çatmış. Erkeklerde bir telaş. Kimi ne yapsam da sevgilimi mutlu etsem, çoğu kimi de şu günü nasıl savsam da bizimki surat asmasa...

Biraz araştırıp alıcı gözle okudum. Nerden gelir nereye gider bugünün hikayesi diye. Şubat ayı ortasının aşk ile ilişkisi antik çağlara dayanıyormuş. Zeus ile Hera'nın bu işte de parmağı var. Bayılıyorum şu ikiliye. Heryerde varlar.
 
Antik Roma'da 15 Şubat, bereket tanrısı Lupercus'a adanmış. Bereketi, doğurganlığı artıran dokunuşlar, Roma sokaklarında koşturmacalar… Lupercalia bayramının arifesi olan 14 Şubat'ta genç erkeklerin genç kızların isimleri yazlı kura çekerek bayram boyunca 'çift' olma alışkanlığı da varmış. 469'da Papa bu gidişata bir dur diyerek kuraya azizlerin isimlerini koymuş. Bayramın da tadı tuzu kalmamış…

Geliyoruz Ortaçağa… Romantik aşk, tutku ve kırmızı, Valentine ile özdeşleşiyor. Aşk, tutku 14 Şubata hep damgasını vuruyor. Güzel sözler, notlar vs vs…
14 Şubat, 1800 yıllarda Amerika'lı Esther Howland'ın ilk Sevgililer Günü kartını yollamasından bu yana çok sayıda insanın kutladığı toplumsal bir olay olmuştur. 1969 yılında kilise buna da kızmış olsa gerek, Aziz Valentine gününü takvimlerinden çıkartıyor. Ah bu din adamları…

Günümüze geldiğimizde bir bakıyoruz ki bir tüketim çılgınlığına dönüşüvermiş bu aşk, tutku, sevgi kokan gün… Eskiden paraları mı yokmuş, duyguları mı çokmuş bilinmez ama bir iki güzel söz, belki bir minik not yetermiş mutluluk için. Şimdi öyle değil işte, ne alsam, nereye götürsem, ne kadar çok para harcasam, vs vs. Birçok kişi neyi neden kutladığını bilmeden motomot bir sevgililer günü heyecanı… Maskülen ortamlarda çalışan kadınlar bunu daha iyi anlayacaktır. Erkekler için hep bir karın ağrısı olur sevgililer günü kutlamaları. Kadınlar arasında da gizli bir yarış. Ne aldı? Nereye gittiniz? Hele bir de sosyalist bakışlı bir sevgiliniz varsa yandınız, özellikle bugün hiçbirşey beklemeyin ondan.

Siz gelin bir tatlı gülüş, bir dokunuş ve içinizden geliyorsa biriki satır karalayıp verin sevdiğinize. Ama bunu moda bugüne yönlendirdiği için değil her gün yapın. Beklenmedik her an… Sıyırın ruhunuzu toplumun otomanyak tüketim çılgınlığından…

Sevgiyle kalın, mutlu olun.

Perşembe, Şubat 09, 2012

DROG Etkisi

İtiraf edeyim, bir süredir birşeyler yazmak istiyorum ama konsantre olamıyorum. Aklımda düşünceler uçuşuyor, bir yandan zamanı yakalamaya çalışıyorum. Fotoğraflarımı toparlıyorum. Ama blogumdan uzak kalınca sanki arkadaşlarımı ihmal ediyormuş gibi de hissediyorum. 

Tam 1 yıl önce bugün ameliyat oldum. Hayatımın dönüm noktasıydı. Kendimi sevgili doktorum Ali Kızılateş'in ellerine huzurla emanet ettim. Yeniden bir dönem başladı hayatımda... Ama bir yandan da düşünüyorum, 1 yıl oldu babacığımı görmeyeli. Kokusunu o tatlı şefkatli ellerinden almayalı. Bunu yazarken sıcaklığını hissedebiliyorum. 11 Mart'ta, onu sonsuzluğa uğurladığımız günün yıldönümünde  ne hissedeceğimi de bilmiyorum. O anı, dakikası dakikasına hissetmiş biri olarak... Bir siluet, ışıklar ve huzur içinde bedenden ayrılıyor, her taraf beyaz, beden yorgun, upuzun, uykuda... O an kalbim duracak gibi olmuştu. "Ah şimdi gitti" dedim. Tutmak istedim mi? Bilmem. Ruhunun artık rahatlama zamanı gelmiş gibiydi. Ankara'nın karla kaplı soğuğunda, tüm doktorlar yürüyordu. O da eşlik ediyordu. Zaten hep demezmiydi : "Mühim olan topal eşekle sürüye katılmaktır." diye. İşte son anda onu da yaptı. Belki yürümüyordu ama beyazlara bürünmüş, o çok sevdiği mesleğine meslektaşlarına destek veriyordu. Sizinle dedim doktor arkadaşlarıma. Dünyadaki son nefesini verdikten sonra bile bırakmadı sizi. Ve üstelik bizim de size katılmamızı sağladı. Kuş gibi gidiyor hür, mutlu, ışıltılı derken gökyüzündeki aydınlık dikkatimizi çekti. Sadece acısı içini sivri bıçak ucu gibi çizen bizim değil, o gün bizimle olan herkesin ortak fikriydi. Cebecide ağaçlar arasından kabre düşen ışık, cıvıldayan kuşlar sanki kutlama yapıyor gibiydiler. Dünyada o çok sevdikleri, elinden yem yedikleri DROG nihayet aralarına katılmıştı. Pembe karanfillerle süslenen kabir onun nurlara kavuşmasında sadace bir araçtı ve o gün orada olan herkes bunun mağrur duruşunu taşıyordu. 

Canım Babam, 

Öğretilerinle duruyoruz ayakta, 
Sevginle yaşıyoruz hala,
Yüreğimiz isyan etse de bazen dünyadaki haksızlıklara,
Devreye giriyorsun ruhunla,

Sevgili Güney'in emanet bana,
Teşkilat da Hakan'a,
Bekliyoruz sabırla,
Sana kavuşacağımız günü sonsuz ışıkta...

Dediğin gibi şubat başında,
Yakında olacağım oğlumun yanında,
Önce 5.katta, 
Sonra göğün 7.katında,
Yetişeceğim her ihtiyacınızda,
İki kat hızla,
Bedene takılmadan ruhumla...

Sevgi yumağın hep seninle, sen hep onunla....