Salı, Mayıs 22, 2012

"Zamane Ebeveyni"

Selam,
Zamane ebeveyni terimini duymuşmuydunuz hiç? Bu sabah kızım söyleyince çok eğlenceli geldi kulağıma.  Sonra düşündüm zamane ebeveyni nasıl olur ki? Arkadaşlarımı düşündüm özellikle aynı yaşlarda yani ergenlik- gergenlik arasında gidip gelen çocukları olanları... Birkaç gurp oluşuverdi zihnimde.

*Hala çocuklarına sen sus anlamazsın diyerek bir yere varabileceklerini düşünenler, hatta hiç bir şeyi düşünmeyenler,
* Anne-babasından aldığı öğretileri yeni dünya şartları ile harmanlayıp sürdürmeye çalışanlar,
* Zamanın şartlarına ve akıllı zamane çocuklarına karşı teslim bayrağı açmış olanlar...

Siz hangi gruba giriyorsunuz? Kölelik? Tersine kölelik? Demokratik?

Bu konularda bilimsel birçok kitap ve uzman var. Onlarla aşık atmak bana düşmez ben sadece çevreden gözlemlediğim örnekleri paylaşmak istiyorum. Kıssa ve hisse konusu yine size kalıyor.

"Ya ne yaparsak yapalım o kendi bildiğini okuyor. Napiim ağladı zırladı kabul ettirdi yine!" ??  Ah acaba siz bu noktada kolaya kaçmış olabilir misiniz? Mücadele etmek ve hatta biraz da otoriter olmak gerekmez mi? Bebeklikten başlıyorlar ebeveynleri idare etmeye. Uyutmak istersiniz, ağlar, bağırır kendini kucağa aldırır susar. Neymiş? Demek ki sadece kucak mış derdi. İki seçim, ya durumu idrak eder yatağına geri bırakırsınız ( ama sakince..) ya da teslim bayrağını açar ömrünüzün bundan sonraki bölümünde onu hep kucağınızda taşırsınız. Ha bizim kültürümüzde söz dinletemediğimiz anneanne ve babaanne faktörünü devre dışı tutuyorum. Çünkü bazen siz çocuğunuzu herşeye alıştırmışken bir bakarsınız büyükleriniz ile geçirilen üçbeş gün sonunda hepsi yerle bir olmuş...
Bu noktada ister gülün ister ağlayın :) Tersine köleliğin temelleri böylelikle daha bebekken atılıyor. Birileri otoriteyi deliyor. DİKKAT !

Otorite demişken hala çocuklarına sen sus otur anlamazsın diyen aileler de yok değil. Ama genelde onlar kırsal kesimlerde kaldı. Artık bilgisayar çocuklarını susturmak o kadar da kolay değil. En faz herşeyine izin verilir verilir sonra biri gelir iki çarpar oturtur. Ki bu en istemediğimiz ve hoşlanmadığımız durum. DİKKAT!

Şiddetle bir şey öğretilmez. Şiddete başvurmak ise insanın zayıflığını gösterir bir noktada, hatta kendine olan kızgınlığı da önemli bir paya sahiptir. Topluma gerekli kültürü, kültürel sosyal altyapıyı sağlamazsanız onlardan alacağınız geri bildirim de o ölçüde olacaktır. Koyun isterseniz o ayrı. Evet beyinlerini boş bırakın ki istediğiniz tarafa güdüleyebilesiniz. Tıpkı ezbere yaşamaktaki konu gibi...
Neyse bu, daha derin bir konu...

Demokrat yapı, aile içindeki huzurun çocuğa haklarını ve sınırlarını net olarak yansıtılması ile oluşuyor. Huzur, saygı çok önemli. Ebeveynler sadece kendilerini düşünmemeli, hayata karşı yaşadıkları zorlukların acısını çocuklarından çıkartmamalı. Hayat bizim için ne kadar zor ise onlar için de o kadar zor. Biz çocukluğumuzu bahçemizde sokağımızda bol oksijenli geçirdik. Okula yürüyerek gittik. Daha sade daha mutluyduk. Şimdi çocuklar günlerini bilgisayar ya da televizyon başında neredeyse evlere hapis geçiriyorlar. Enerjilerini deşarj etmeleri gerekirken o kurs senin bu kurs benim bir kısır döngü yaşıyorlar. Birşeyleri paylaşmak, sohbet etmek, ailece bir aktivite içinde olmak neredeyse imkansız hale geliyor.

Ben derim ki, bizden daha bilinçli, daha akıllı oldukları aşikar olan çocuklarımız ile konuşarak onların sınırlarını net çizelim. Çizelim ki onlar da hangi eylemlerinin bizi kızdıracağını, hangilerini ise toleransla karşılayabileceğimizi bilsinler. Onlarla açık havada kaliteli ve keyifli vakit geçirelim.

Sevgiyle,

   



 

Hiç yorum yok: