Çarşamba, Ocak 11, 2012

Ergenlik mi, Gergenlik mi?

Selam,


Bugün biraz 12 yaşındaki (12,5 diyelim) kızımla olan ilişkimden, biraz ergenlikten bahsetmek istiyorum. Son zamanlarda artmakta olan duygu değişimlerini yaş itibariyle normal karşılıyoruz. Biz de zamanında benzer şeyler yaşadık. Ancak Piti, çok güçlü bir egosu olan ve enerjisi yüksek bir çocuk. Yakın çevremizin "Piti'ye mümkünse artık 35 yaşına kadar kitap okutmayın. yeterince okumuş:)" şeklinde şakalar yaptığı bir kitap kurdu. Dün bana basından izlediği ölçüde Dink olayına kafa yorduğunu ve birçok kişi aynı şekilde öldürülürken neden bu konunun bu kadar tepki yarattığını soracak ölçüde dimağı açık.... Ancak egosunun yüksekliği zaman zaman onu bu kadar bilgili ve yaşına göre olgun olmasına rağmen zor duruma sokabiliyor. Kısacası saçmalıyor bazen. Anne ve baba olarak o anki durumuna üzülsek de yaşanması gereken şeyleri yaşıyor diyoruz: "GERGENLİK" Değiştirdik ergenliğin adını. Buna birçok anne-baba da katılacaktır. Bir bakıyorsunuz fırtınalar kopuyor, bir bakıyorsunuz bir prenses... Gergenlik işte. Genç kızlara ve ergenliğe hitaben yazılmış yazıları okurken bir yazıya denk geldim. Bazı noktalarını sizlerle paylaşmak istedim. Eh nereden ne öğrensek kâr :))


Derler ki, olumsuzlukları kolayca atlatabilmenin ve hayatına biraz daha neşe ve mutluluk katmanın kolay yolları varmış. Saçını değiştirmek, yeni elbiseler ve makyaj malzemeleri almak. (Bakımlı olduğunda zamanlarda Kendinizi daha Mutlu ve neşeli hissedersiniz.) Spor yapmak hem zihne hem bedene iyi gelir. (Spor yapın, kendinizi hem güçlü hem de sağlıklı hissedin. Unutmayın ne kadar sağlıklı olursanız o kadar iyi hissedersiniz.) Çevrenizdekilere yardım edin ve hayır işleri yapın. Evde oturup da kös kös bunalım takılacağınıza dışarıda sizlerden daha kötü halde olanlara bakın ve iyimser olun. Onlara yardım ederek hem siz huzur bulacaksınız hem de çevrenizdekilere yardım etmenin mutluluğunu yaşayacaksınız. Kara gözlüklerinizi atın artık. Hayata pembe gözlüklerle bakıldığında her şey ne kadar da güzel görünüyor değil mi? Bu bir deyim olsa da gerçek payı çok. Hayata güneş gözlüğünün kara camlarının arkasından bakmak dahi kendinizi kötü hissettirebilir. O nedenle en azından bir süre şu kara gözlükleri takmayın, hayata doğal renkleriyle bakın.

Bir de çok sevdiğim bir arkadaşımın satırlarını aynen nakletmek istiyorum. Bu satırlar da benim kendimi kötü hissettiğim bir zamanda yazılmıştı:

"Bunun seninle alakalı olmadığını sen de biliyorsun.
Bu tamamen yaradılış ve başkalarından farklı yaradılış ile alakalı. Evren , yıldızlar , enerji ……….
Bence şu anin olumsuzluklarının yanında olumlu bir şeylere odaklan.
Ne bileyim mesela kızlardan bir sıcak ot suyu iste ve onun buharının yüzüne degisindeki o sıcaklığı hisset. Saf, temiz, doğanın gücü, ferahlık…..
Ve emin ol. Seni seven o kadar çok insan var ki. Bırak bir kaç tane de nazar boncuğu çıksın arada.
Ne demiş ünlü biri “ seni sevmeyen ölsün….





Tüm anneler ve kızları ve de annelerle gergen kızları arasında telef olan babalar,
Sevgiyle kalın, mutlu olun...

2 yorum:

NOBODY dedi ki...

her şeyin insana bir getirisi olacağına inanıyorum ben. Asla gerçekçi biri değilim (hatta gerçek tanımı bile beni rahatsız ediyor) ama hayatın renklerine bakacaksak göreceklerimizden her zaman hoşlanmayacağız. 12 yaşında bir güzellik şimdiden bu kadar düşünüyorsa, çok mutsuz olacak demektir. Bilgi hiçbir zaman mutluluk getirmez ama onu aramaktan vazgeçirir ki bu güzel bir şey çünkü ancak aramadığında bulursun zaten :)) o yüzden tatlı yanaklarından öperim o miniği ben, bir gün ağır kitaplarımdan birini hediye ederim :))

Adsız dedi ki...

Güzel...