Salı, Eylül 25, 2012

Amsterdam günlüğü

Amsterdam....
Aşk Şehri, Kuzeyin Venediği ....

Amsterdam'a ithaf edilen birçok isim var. Hepsini de hakediyor. Gidilip görülesi bir şehir. Ağustos ayında eşim ve kızımla birlikte gittik. 5 gün kaldık. Pazartesi sabah gidiş cumartesi dönüş... Aslında amaç sadece gidip görelim ise 3 gün Amsterdam için yeterlidir. Ama biz tatil modunda gittiğimiz için 5 gün değil 15 gün bile kalsak sıkılmadan yer içer gezerdik. Tavsiye ederim...

O kadar kanal ve durgun suya bir şehir nasıl kokmaz? Şehir bölge planlamacılarına ve belediyesine sormak lazım. Şehirde vızır vızır kullanılan bisikletlere rağmen nasıl olur da araçlar bisikletlilerin - özellikle de bayanların - üzerine sürmez? Amsterdam tam bir bisiklet şehri. Sevgili Belediye Başkanımız Antalya'nın da bisiklet şehri olacağını belirtmiş, hatta konyaaltına bisiklet yolu bile yapıldı büyük sansasyonlarla.. Ama bir baktık ki kaldırımlara sarı bir çizgi çekilmiş. Hatta bazı yerlerde iki çizginin arasından ağaç, otobüs durağı bile geçiyor. Hatta bazı yerlerde çizgi bitiyor, aradan cadde geçiyor, sen canını kurtarıyorsun, sonra sağ kalırsan devam ediyorsun. Acaba daha birkaç fırın ekmek mi yememiz lazım o düzeye gelebilmek için? Aaaa bir dakika, ben sıkıntının kaynağını buldum. Atasözünde sıkıntı var. Bir fırın ekmek diyoruz ya, ekmekleri yiyip yiyip akıllanmayı beklerken hamur beyinli olup çıkıyoruz. İşte yaa, hata Atalarımızda. Yanlış söz söylemişler. - Oh suçu atacak birini yine bulduk-

Neyse Amsterdam gezimize ait notları iletmeye devam...

Şehirde gezerken dinlenebileceğiniz ara meydanlar var. Bunlardan en meşhuru, en büyüğü Dam Meydanı. Amsterdam’ın tam kalbindeki meydanda sürekli bir aktivite ve amatör gösteriler var. Gittiğimiz gün bir gösteri izledik. bayıldık...

Ayrıca Dam Meydanı tarihş kilise, müze vs. bölgelerine çok yakın. Ama bence kendinizi o tarafta bir otel bulalım diye kasmayın. çünkü Amsterdam çok büyük bir şehir değil. Ve her yere tramway ile rahatlıkla ulaşabiliyorsunuz...

Bizim en cok beğendiğimiz meydan, Leidseplein oldu. Cıvıl cıvıl bir meydan, Dam Meydanına göre daha küçük ama çok keyifli.

Bu arada eğer donmaya niyetiniz yoksa "ice bar"a gitmenizi önermem. Bence aptalca birşey. 4 boyutlu film dedikleri aptal bir penguen filmi ile -10 derece yetmiyormuş gibi karşınızda tam gaz çalışan bir vantilatörden ibaret. O kadar donmuşken bir de zoraki eğlenme modu aman allahım ben ne yaptım dedirtecek ölçüde aptalcaydı...  :)

Red Light District 2013 te kapanıyormuş. O yüzden ana sokaktaki birçok yer kapanmış, han gibi aralardan girilen yerler açık kalmış. Bu sebeple olsa gerek ki orada aldığımız şehir turu haritalarında yer almıyordu. Eğer eski hareketliliği ve seviyesi olsaydı belki gidebilirdik ama zaten düşüncesinin bile rahatsız ettiği bir konu olması nedeni ile gitmemeyi tercih ettik.

Kanal Turu tamamen turistik ama keyifli bir organizasyon. değişik fotoğraflar çekebiliyorsunuz...

Ara sokaklarda gezin, bisiklet kiralayın, bol bol yürüyün... Akşamları da şehrin cıvıl cıvıl meydanlarına bırakın kendinizi.. Yani gerçekten orayı tanımak istiyorsanız koyun sürüsünü andırır tarzda turistik gezintilerdense bırakın kendinizi şehrin akışına o sizi taşır götürür doğru yere...


Devamı var (Fotoğraflar geliyor)  ... 


Hiç yorum yok: